Sabah, nefesi kesilmiş gibi yataktan fırladı Zeynep... Ev halkı, hâlâ uyuyordu. Bu nasıl rüyaydı, neyin işaretiydi? ALLAH’ım hayırlara çıkar, sen bizi koru, diye dualar ederek yataktan kalktı. Korku,karmaşa,belirsizlik… Tanımlayamadığı birçok duygu iç içeydi…
Her pazar hazırladığı sabah kahvaltısını hazırlamak içinden gelmedi. Bedeni hareket ediyordu ama sanki hala rüyadaydı.
Ev ahalisi, her pazar olduğu gibi bol çeşitli, bol sohbetli ve keyifli bir kahvaltı bekliyordu. Kahvaltı hazırlamaya koyuldu ama olmadı. Her zamanki gibi olmadı o kahvaltı. Çünkü rüya onu çok etkilemişti… Belki bir işaret olabilirdi; hayatın içinden gelen bir mesaj…Elbette keyifler olduğu gibi korkular, mutsuzluklar da hayatın içinde vardı.
Peki tüm bunlar, yan yanayken nasıl doğru tepki verebilirdik?
Herşeye rağmen eğer yaşam devam ediyorsa, insan elinden gelenin en iyisini yapabilir miydi?
Bu pazar gününü sadece, keyifle geçirmek yerine, uzun zamandır yapamadığı işleri ele almakla geçirmeye karar verdi Zeynep...
Dolabında kullanmadığı kıyafetlerini, ayakkabılarını düzenlenmeyle başladı. İşe, İhtiyacı olmayanları hatta arada ihtiyacım olursa diye sakladıklarını toparlamayla başladı. Sonra ihtiyacı olan insanlara teslim etmek için, gönüllü çalışmalar yapan arkadaşını aradı. Bir bavul ütülenmiş düzenlenmiş kıyafet hazırdı yeni sahiplerini bulmak için.
Olacakları hisseder gibi; odasını temizledi, hatta mutfakta fazla olan eşyaları bile ayırdı koliye koydu. Sanki üzerinden yükler kalkmış gibi hafiflediğini düşündü, yarın sabah da teslim edecekti arkadaşına…
Çantasını başucuna koydu, kabanı bile yatağının yanındaydı. En önemlisi kitabı da baş ucundaydı. Uyumaya çalıştı.
O ses, o sarsıntı, o an…
Tüm hayatının gözünden geçtiği o an...
Saat 04:17
O karanlıkta herkes odasının kapısında, ne yapacağını bilemez halde, sadece gözler fark ediliyordu. Gözlerdeki o korku o çaresizlik...
ALLAH’ım sen yardım et!!! Dile gelen tek cümle buydu...
Aklına rüyası geldi. Bir an rüyada mıyım, gerçek mi anlam veremedi. Ancak gözünü açıp kapama mesafesinde değildi sarsıntı. Ses, çığlıklar devam ediyordu…
Ailesiyle beraber yıkılmış merdivenlerden dışarı çıkmaya çalıştılar. Dışarıda, bembeyaz bir kar örtüsü... Binlerce insan sokaklarda ama binlercesi de göçük altında…
Bir anda... Tek bir saniye her şeyi değiştirmeye yetiyordu…
Ailesini sakinleştirmişti Zeynep... Etraftaki insanlara yardıma koyuldular… Şuan yapılabilecek en iyi şey, tüm ömürde olduğu gibi, yine, ihtiyaç gidermekti. Ne de olsa, ihtiyaç görenin, ihtiyacı görülürdü...
Asıl büyük sınav gelmeden kendini sınava hazırlamak böyle bir şey olsa gerek ... ertelediğimiz her şey bize birgün yük oluyor.
YanıtlaSilIyiligini vaktinde yap
Arayacağını vaktinde ara
Verme gerekeni vaktinde ver
Ver ki veremediğini gör...
ALLAH'ım son pişmanlıktan, ertelemekten sana sığınırız.
YanıtlaSilGerçekten bir sonraki nefesin olmayabilir buna inanıyor musun? O nefes olmak zorunda değil, sana verilecek bir borç değil. şimdi bu zamana kadar hayırda yaşadıklarını kâr say ve devamının verilmek zorunda olduğu düşüncesinden vazgeç... bu yaşamındaki çabadan vazgeçirecek bir düşünce değil tam tersine hayata bağlayan bir inanış...
YanıtlaSilinsan bugün var yarın yok... her anı yarın yokmuş gibi değerlendirmek ve ihtiyaç giderenlerden olmak ümidi ile
YanıtlaSilİnsan hayatta kaldığı her anın bir mucize olduğunu bilerek ve şükrederek yaşamalı🤲
YanıtlaSil