SELVİ BOYLUM, AL YAZMALIM
“Selvi Boylum, Al Yazmalım” Bir dönemin en iyi
filmlerinden, eserlerinden... O dönemin hafızasında sevginin işlenişi...
Çocuk kime “Baba” dediyse, sevgi O'ydu. Peki
sevgi neydi? Sevgi emek isterdi. Seven sevdiğini aldatmazdı, seven sevdiğine O'nun
yaptıklarını yapmazdı. İşte bu sebeple kadın çocuğunun “Baba” dediğini seçmedi
mi?
Bir yanda aşk... Bir yanda sevgi... Peki Aşk mı Sevgi mi?
Aşkla ilgili yeryüzünde o kadar çok yazılmış şiir,
söylenmiş şarkı, yapılmış film var ki... Bir çocuğa sorsak o bile tarif eder aşkı...
Aşk demek tutku, sıcak, kavurucu demek... Bu kadar yüksek devirde, insan
hayatını sürdürebilir mi?
Bir insan âşık olduğu insana daha ne kadar
süre aşık kalabilir ki... Bir insan başka bir insana kaç defa aşk şiiri
yazabilir, her gün mü? Peki evlilik aşkı öldürüyor mu? Birinin aşkından yanıp tutuşurken bir ay sonra
başka birine âşık olan kişi aşk insanı mı? O zaman aşk yaşamak suç mu? Aşksız
yaşanmış bir ömür boşa mı geçmiş demektir? Bir insan ömrünü hiç âşık olmadan
yaşayabilir mi? Görücü usulü evlenip, evlendiği kişiyi evlendiği gece gören
kişi, âşık olabilir mi? Aşkımız sonsuza kadar diyenler neden aşklarını sonsuza
kadar sürdüremediler? Aşk evliliği yapanlar çok mu mutlu oldular? Peki aşkları
karınlarını doyurdu mu? Sahi aşk karın doyurur mu? Ya da aşk her şeyi affeder
mi?
Öyle anlaşılıyor ki aşk hayatın her yerinde...
Seksenlerde çocuk olanlar bilirler... “Aşk” kelimesini
kullanmak bile ayıp sayılırdı. Şimdilerde sokakta aşkını yaşayanları görür olduk.
Sokaklarda “Sana aşığım” yazan pankart açan mı ararsınız, “Aşkım, evlen benimle
diye diz çöküp, meydanlarda konfetiler eşliğinde, arkadaşlarından oluşturduğu
koro ile aşk şarkıları söyleyerek aşkını ölümsüzleştirmek isteyenleri mi…
Aşk bu, belki insanlık tarihi kadar eski…
Peki ya sevgi... Çocuk, aşkı değil sevgiyi seçti. Sahi
sevgi neydi? Sevgi emekti... Sevgide
huzur vardı, eminlik vardı. Heyecan yoktu, panik yoktu. Ya giderse korkusu yok.
Sakin ve talaşsız... Monoton, bazen sıkıcı ama huzurlu... Yüksek devirde hızlı
değil, alabildiğine yavaş... Bağrışma, aldatma, yalan... Hiçbiri yok... Bir
yerlerinden güller çıkaran romantik adamlar da yok... Çılgın evlilik teklifleri
yok...
Ama hasta olduğunda saçını tarayan, beceriksizce de
olsa senin başında bekleyip, çorba yapan adamlar var. Adamın bir sıkıntısı
varsa, ona en zor halinde dayanma gücü veren, destek olan kadınlar var. Günlük
telaşlar yok. Uzun vadeli planlar var. Sevgi için emek vermek var. Birbirine bakmak
değil, aynı yöne omuz omuza bakmak var.
Aşk bir an, sevgi bir ömür... Peki seçimin hangisi aşk
mı, sevgi mi?
***
Al yazmalım! Şahane bir örnek... Ben bu konuda çok doluyum yıllardır! Burada ortam buldum, dökülücem :))
YanıtlaSilÇocuk aklı der, küçümseriz ama aralarında en akıllıları en küçük olan...:))
Babasının anlık göz boyamalarına, aldığı kamyona filan kanmıyor, yoksa annesi yine gidiciydi zalim playboy babasına... Ah Deli Kadir! Bedavadan kızı kapınca kıymeti olmadı tabi. Fırtına gibi, aklına ne eserse yapıyor, kızlar da şimdilik yüz veriyor diye coşuyor ama bunun yaşlılığı da var Kadir efendi, öyle gez gez dön eve var mı? Aklına sağlık Sametcan:))
Buradan şu sonucu çıkarabilir miyiz? Sadakat insanı koruyan bir şey...
Gerçekten seveni nasıl anlıyorsun? Acayip baş döndüren büyük büyük gösterilerden değil de sessizce sakince fark ettirmeden ihtiyaçlarını gidermesinden ve senden karşılığını talep etmemesinden...
Vee kazanannn sevgiii :))
YanıtlaSilBirbirini seven yaşlı nineler dedeler bakarsın hayatı ot gibi yaşıyor dersin birbirleriyle sohbetleri de pek olmaz ama birbirlerini gözünün içine bakarlar, kıyamazlar birbirine... uyuzlukları olsa bile birbirleri olmadan yaşayamazlar, sonra dersin ki evet bunlar birbirini seviyor. Demek ki insan emek verdiği şeyi daha çok seviyor. Yazı için teşekkürler, yazıyı okurken eski dizilerde dolaştım durdum.
YanıtlaSilKaleminize sağlık … çok güzel bir yazı kaleme alınmış 🌸
YanıtlaSilİnsan aşk ve sevgi gibi kelimelerin gerçek anlamını bilince hayat daha kolay, daha yaşama sevinci dolu oluyor..
YanıtlaSilSokakta aşkını ilan etme seramonilerinden yorgun düştük. Aşk efsane olmaktan çıktı, dile düştü, sokağa düştü bence de. Tüm kalbimle ve bencilleşmeden, karşımdakini üzmeden sevmeyi başarabilirsem ve birinin kalbine bu şekilde girebilirsem, ezberlerin ötesine geçtik demektir. İşte o zaman aşk değil ‘sevgi’ diyorum.
YanıtlaSilGünümüz insanının herşeyi yüksek devirde yaşama isteğine karşı sürdürülebilir istekler üretmesi gerekiyor
YanıtlaSilÇok güzel ve farkındalık oluşturan bir yazı olmuş. Elinize sağlık..
Elinize sağlık 💞
YanıtlaSilÇok güzel bir yazı elinize sağlık..Gerçek sevgiyi yaşamak dileğiyle 🌱
YanıtlaSilAşk; farzı muhabbet, aşırılık boyutu. Dengede olmak her zaman için insanın lehinedir.
YanıtlaSilYazının özünü bir yorumda vermişsiniz👏🏻👍🏻
SilSevgiyi seçenler güzel yaşadı tatmin oldular.. aşkı seçenler hızlı ve yoğun yaşadı ama yarım kaldılar..
YanıtlaSilBen bu yazıyı çok sevdim ya tekrar tekrar okuyorum. Ne güzel tespitler.
YanıtlaSilAnlık baktığı her konuda insan doğrudan çok yanlışa meyletmiyor mu zaten.. Bir konuya daha uzaktan bakmak gerektiğini hatırlattığınız için teşekkürler, emeğinize sağlık :)
YanıtlaSilKavramları çok güzel çok net anlatan anlamlı bir yazı…Gerçekten keyifle okudum emeklerinize sağlık🤲🌸
YanıtlaSilKesinlikle sevgi 🧡… sevgi huzur… sevgi gerçek… sevgi aslında elle tutulup gözle görülebilen, dokunulabilen, koklanabilen bir şey bence… ve kalıcı… ama aşk hiç öyle mi ?
YanıtlaSilBağ oluşmuş ilişkilerin temelinde sevgi emek var.İlişki konuşulmuyor bile. Tarafların gündeminden çıkmış. Ortak dertler keyifler var. Akıp gidiyor yormuyor gerçek ilişkiler..
YanıtlaSilEmeğinize sağlık çok güzel bir yazı
YanıtlaSil"Sevgiyi, ilgiyi yüksek devirde ve sürekli yaşamak istemek" Çoğumuz yapıyoruz bir yerlerde bunu. Nasıl da illüzyon dayız..Sanki mümkünmüş gibi arıyor insanoğlu, ütopya olduğunun farkında olmadan...
YanıtlaSilKaleminize sağlık🌸
YanıtlaSil“Aşk bir an, sevgi bir ömür...“ Seçimlerimizle kazançlı olabilmenin stratejileri çok güzel anlatılmış. Kaleminize sağlık. 🌷
YanıtlaSil