HANGİSİ MÜKEMMEL DEĞİLDİ?
İşte geldi sonbaharın muhteşem görüntüleri,Dökülüyordu yapraklar bir iki, bir iki…
Peki ya o renk şölenine ne demeli?
Yeşilden sarıya geçişin söyleniyordu senfonisi.
Yapraklar dökülünce kim toplar diye düşünmeli değil mi?
Rüzgar hemen aldı çalı süpürgesini.
Gelmişken budadı ağaçları, kalan dallar seçkindi.
Sadece sonbahar mı muhteşemdi?
Mevsimlerin her biri ayrı ayrı güzeldi.
Kış üşütür, yaz terletirdi, ilkbaharda ağaçlar yeniden yeşerirdi.
Bembeyaz kardan bir yorgan serili,
Yağan kar tanelerinin her biri eşsizdi.
Sahi kışın ölen ağaçlar ilkbaharda nasıl yeniden dirilmişti?
Peki ya yazın çeşit çesit meyveleri?
Kuru bir odundan meyve nasıl çıkabilmişti?
Bu mevsim manzaralarını taklit eden tablolar bile ünlenmişti.
Hiç görmediğin bir manzarayı çiz bakalım hadi.
Ahh insan yine hikmeti kendinde bilmişti.
Gözünü çevir bir bak hangisi mükemmel değildi?
Dalgaları gördün mü denizdeki?Peki ya üstünde giden gemileri?
Kaz iskeletinden esinlenilerek bu gemi üretilmişti.
Nasıl yüzüyordu dağ gibi gemi?
Tabi ya bunların hepsi kaldırma kuvvetindendi.
İnsan olanı bulunca bile kendinde biliyordu hikmeti.
Balıklar, inci, mercanlar süstü denizdeki.
Tatlı su ve tuzlu suyun farklıydı incisi.
İnsan bu türlerin bir kısmını keşfedebilmişti de yine gecikmemişti kibri!
Keşfedince onu yaratan ve yöneten kim oluyordu peki?
Sahi bunları bilip rızkını KİM verirdi?
Gözünü çevir bir bak hangisi mükemmel değildi?
Bulutları gördün mü gökteki?
Tonlarca su taşıyan bembeyaz su tankerleri.
Bir tanker ancak bu kadar estetik olabilirdi.
Buluta baktıkça kaplıyordu huzur insanın içini.
Bir de boşalttı mı içindekini,
Yayılırdı kokusu toprakla buluşan yağmurun mis gibi.
Su ihtiyacını karşılanırken de görsün Mecnun romantizmi.
Hava durumunu tahmin etmek mi marifetti?
Ne sıradan geliyor artık değil mi?
Yağmurun yağıp, suyun buharlaşıp ve bulutlardan dökülüvermesi…
Söyleyin bakalım suyunuz çekiliverse size temiz suyu KİM getirecekti?
Peki arkadaki organizasyonu KİM yönetirdi?
Göğün yıldırımları, gök gürültüsü, şimşekleri…
Korkusundan adamı tir tir titretirdi.
Bunlara kim engel olabilirdi?
Elektrik akımındaki dengeyi KİM böyle mükemmel sağlayabilirdi?
Gözünü çevir bir bak hangisi mükemmel değildi?
Uçan kuşlara baktın mı hiç peki?
Süzülüyorlardı gökte bir iki, bir iki…
Onların gökte kalmasını sağlayan KİM’di?
Unutmadan rızkını veren de aynı KİŞİ’ydi.
İnsan da kuşa bakarak uçağı üretti.
Tabi ki gecikir miydi yoktan yaratmış gibi böbürlenmesi?
Zaten yaratılmamış mıydı malzemelerin hepsi?
Biraz daha yukarı çıkalım hadi.
Gök de yıldızlarla süslenmişti.
Bu organizasyonların hem fayda hem haz vermek işiydi.
İnsan yörüngeye uydular yerleştirdi.
Tabi bunu yapması çok büyük marifetti öyle değil mi?
Oysa insan sadece yörüngenin yasasını keşfetti.
Bunun böyle olmasını sağlayan elbette o değildi.
Bilmediği alemleri de yeni keşfetti diye onu yaratacak değildi!
Gözünü çevir bir bak hangisi mükemmel değildi?
Sahnenin ışıkçısını gördün mü peki?
Biraz gözün kamaşır, direk çok bakma emi!
Nasıl da sağlardı insanın doğal ritmini.
Aydınlanınca artık kalkmak gerekti.
Peki ya batması ne içindi?
Dinlenmeye en güzel vakitti.
Batınca kim aydınlatacak bu sahneyi peki?
Gece lambası sallıyordu kenardan elini.
Bazen araya girer sağlardı gel giti.
Denize de yansıması muhteşemdi.
İnsanda yakamoza şarkı besteledi.
Hayranlık şimdi besteciye mi?
Adalet bunun neresindeydi!
Gözünü çevir bir bak hangisi mükemmel değildi?
İnsan bedenine bakalım bir de hadi!
Sesi karşılayan bir kepçeydi kendisi;
Temizliyordu kulak kendi kendini.
Gözü korurdu üzerindeki kirpiği.
Bir tozu engelleyici yine tahmin edersiniz muhteşem güzellikteydi.
Çapağından da atardı zararlı maddeleri.
Otomatik odaklanma özelliği.
İnsan da kamerada taklit etmemiş miydi?
Tabi ki hikmeti kendinde bilmesi de gecikmedi.
Burun sağlıyordu hayati işlemi.
Tabi ki içindeki kıllar da filtresiydi.
Hastalanınca burun tıkanınca ağzından nefes alması KİM’in fikriydi?
Nasıl da atıyordu burundan içine giren zehri.
Ağızda yediği yemekleri öğüten inci gibi dişleri!
Hangi tesadüf eseri olabilirdi ki tam da olması gereken mükemmel yeri?
Vücudu kaplayan bir deri.
Almıyordu herkesi içeri.
Deriyi kaldırıp bakınca anlıyordu insan kattığı estetiği.
Bebeğin oluşumundaki mükemmelliği,
Hadi sen de getir bir benzerini.
14 asır önce Kitap’ta yazıyordu evreleri.
Şimdi söyle insan senin inkarın hangi mükemmelliğe denk geldi?
Sen inkar edince ortadan kalkar mıydı YARATAN’ın mükemmelliği.
Ama insanoğlu kendine zulmetmeyi tercih etti.
Gözünü çevir tekrar bir bak hangisi mükemmel değildi? Ve bu mükemmelliğin sahibi O’dan başka kim olabilirdi…
herkse tek tek o kadar mükemmel ki ama anlayana çok güzel bir yazı :)
YanıtlaSil