Nefes Alıyorsak Sabır En Büyük Umut

 “Nefes alıyorsak sabır en büyük umut…”

“Çay ver evlat!” …

Kulaklarımdan çıkmayan o güzel söz. Balat’ın o Arnavut kaldırımlı parke taşlı sokaklarında gezerken, eski kepengi olan o dükkânda duyduğum en güzel söz. Hey gidi hey… Mazi daha dün gibi.

Babamın “Eti senin kemiği benim!” diye götürdüğü o dükkâna şimdi bakıyorumda... Elimde altın bileziğimi, bana kattıklarını görüyorum. Ne iyi bir usta, ne iyi bir abi, ne iyi bir babaydın sen Halil Usta!

Ortaokulu bitirdiğim yaz,  babamın “Haydi ekmek parası kazanmaya” diyerek götürdüğü o ayakkabı atölyesi, büyümeye başladığım yerdi.

Nefes Alıyorsak Sabır En Büyük Umut

Esnaf arasında “Ayakkabıların ruhuna dokunan adam” diye bilinirdi Halil Usta. Marifeti çocukluğundan gelirmiş. "Dedemin yanına ham olarak verildi, pişdim ve sonra olgunlaştım" derdi hep. Babası öğretmen, annesi ev hanımıymış. Ama o, dede mesleğini devam ettirmiş.

Aynı yaşlardaymışım ustamla. 14 yaşında girdiğim o dükkân, tam da büyümeye başladığım yerdi. 

İlk gün ustam;

“Yolun başındasın, dayanabilir misin? Pek kalan olmaz buralarda…” diyerek benimle konuşmaya başlamıştı.

Aklımdan geçirmiştim; Acaba neden böyle diyor, diye. Hâlbuki sakin, sessiz bir yapısı vardı. İnsanlar onun yanından neden kaçardı ki?

Bir de çayı çok severdi. Ayakkabıya şekil verirken ya da onu tasarlarken kendinden geçerdi. Tek hamleyle olmayan yeri görür, anında müdahale ederdi. Bense hayran hayran izlerdim onu.

İşe başladığım ilk gün sadece çay yaptırmıştı bana. Onu da kendisi tarif etmişti. Ve bir de ortalığı toplattırmıştı. Çocuğum diye herhalde, diye düşünmüştüm.

Sonraki zamanlarda da bana çay demletir, çay ister ve ortalığı toplattırırdı.

“Usta ben hep bunları mı yapacağım?”

“Ne oldu evlat sıkıldın mı?”

“Yok usta da makineye geçsem, işi öğrensem, kalıp çıkarsam olmaz mı?”

Ustamın yüzündeki gülümseme hala gözlerimin önünde…

Sonra dönüp bana sanki önünde bir kitap var gibi okumuştu şu kelimeleri: 

“Nefes alıyorsak sabır en büyük umut…”

Ne anlamlı ve güzel bir cümleydi. İçi dolu dolu ve ne kadarda düşündürücü bir sözdü.

Sabretmek, öğrenmek ve büyümek…

Belki de bir ömür yetecek bir kelime Sabır…

Ben ise bir an önce iş öğrenmek isterken ustam hep ayak işlerine verirdi beni. Bir müddet sonra sıkılmaya başladım ve ustadan habersiz derilerin başına geçmiştim. Derileri öyle bir kesmişim ki kullanılamaz hale gelmişti. Halbuki ustamın tamda yaptığı gibi yapmıştım ama olmamıştı. Acaba neler ters gitmişti?

Ustam derileri gördüğünde hafifçe bir gülümsemeyle “Çırak hadi çay getir sen bize, iki kelam edelim.” demişti.

Ustamın yanına oturmuştum ve başlamıştı anlatmaya. Dedesinin yanına başladığında ilk sene hiçbir şey yapmamış sadece dedesi ortama alıştırmış ve hep ayak işlerini yaptırmış. Zamanla küçük küçük işlere başlatmış. Halil Ustam evlendiğinde daha yeni yeni ayakkabılara şekil vermeye başlamış, deri kesme işini dedesi yapıyormuş.

“Ustam yaa! Neden bu kadar beklendin ki?”

“Evlat, emek olmadan yemek olur mu?” “Sabretmeden, çaba sarf etmeden kim ne kazanmış ki biz kazanalım?”

“Usta sen usta olmak için kaç sene uğraştın? Ne kadar zamanda bu hale geldin? Ben ne zaman usta olacağım?”

Nefes Alıyorsak Sabır En Büyük Umut

“BEDEL İNSANIN ŞİFASIDIR.”

Ustam çayını içerken belki de kulağıma küpe olan o sözleri söylemişti bana…

“İnsanın önce çabalaması lazım. Hiç bilmediği bir şey de önce öğrenmesi lazım. Öğrenmeye başlarken de minik adımlar atmalı. Hiçbir bebek bir anda yürüyemez, bir anda konuşamaz. Hiçbir bitki bir anda meyve vermez. Önce olgunlaşması lazım. Hamken pişmek lazım. Her işin başı çıraklık. Çıraksan çok çalışırsın; iş burada öğrenilir ama istediğin sonuçları alamazsın. Beklemen lazım, bu da sabır ister. Buraya sabreden kazanır. “

Kazanan insan emek harcayan, bedel ödeyen insandır. Bedel insanın şifasıdır. İnsanı olgunlaştıran süreç bedelle başlar.

Hiçbir şey hazır tepsi de gelmez. Geleninde kıymeti olmaz, uçup gider.

Yaşamda ustalaşmak demek çıraklığa, kalfalığa sabretmek demek.

Hayatta her şey bir karşılık üzeredir. Herkesin emeği kadar karşılık verilir.

Tamda ustamın dediği gibi:

“Emek olmadan yemek olmaz.”

O küçük atölye de senelerce çırak kaldım, sonra kalfalığa çıktım, en son marifetimi kazanınca usta oldum. Hamdım, piştim, olgunlaştım…

Usta olmak demek nokta atışı hamlelerle süreci kontrol etmek demek, yönetebilmek demek.

Ustalığa çıkıştaki sır; bedel, sabır ve beklemektir. 

Hayatta ustalaşmak demek;

Zorluklara karşı pes etmemek demek,

Başlangıçtaki olumsuzluklara sabretmek demek,

İlmek ilmek hayatı işlemek; bedel ödemek demek,

Engellere karşı “Hayat beni olgunlaştırıyor” diye söyleyip gülmek demek,

Ustalaşmak demek hayatı yönetmek demek…

 

  ***

İnsanoğlu var olduğundan bu yana amacı hiç değişmemiştir. Mutlu başarılı olmak ve iyi ilişkiler kurmak. 
Deneyimsel Tasarım Öğretisi de insanın amacını amaç edinmiştir. "Kim Kimdir", "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" programlarında sunduğu stratejilerle insanların dününden daha başarılı, daha mutlu ve daha marifetli olmalarına destek olur. 
***

Yorumlar

  1. Çay demleyerek başlayan ustalıklarla, çay içerek başlananlar farklı oluyor işte. Sabır demliyor demek ki bedeli. Elinize sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet gerçekten,sabır ve sebat o kıvama getiren demek ki ....

      Sil
  2. İnsan bu hayatta bedeli kadar varolur

    YanıtlaSil
  3. Çıraksın çok yoruluyorsun ama hep bir neşen de var. Ağır ama güçlenerek çıkıyorsun merdivenlerden..O merdivenlerde olgunlaşıyor insan.. Zirvedeyken değil..

    YanıtlaSil
  4. Çok, çok anlamlı bir yazı olmuş.. yüreğinize sağlık 👏

    YanıtlaSil
  5. Hayatta ki en büyük problemimiz aceleci davranmamiz olabilir mi
    Oysa ustalasmak için sabır gerekiyor ..Yaşadığımız çağın kaybettiği ve kazanmakta zorlandığı miz sey sabretmek

    YanıtlaSil
  6. Ustalığa giden yolda şifası bedel olan sıkıntılara sabretmek ....zor olan bu olsa gerek..

    YanıtlaSil
  7. Eskiler doğrusunu yapmış küçük yaşta iş öğretilerdi, kuru ağaç şekil almaz.. Çıraklık diye bir şey kalmadı şimdi. Yanına iş öğretmek için küçük yaşta bir çırak alamıyorsun.

    YanıtlaSil
  8. Hamdım, piştim, olgunlaştım.. bugün pişmeden olgunlaşma telaşında olanlara gelsin bu güzel yazı..:)

    YanıtlaSil
  9. Sabredebilmeyi öğrenip ustalığa doğru çıkabilmek ümidiyle... kaleminize sağlık..

    YanıtlaSil
  10. Emek olmadan yemek olmuyormuş insan zamanla anlıyor bunu çok güzel

    YanıtlaSil
  11. Yaşamda ustalaşmak demek çıraklığa, kalfalığa sabretmek demek. Ustalığa ilmek ilmek işlenerek geliyor insanoğlu… Kaleminize sağlık👏👏👏

    YanıtlaSil
  12. Bedel sen ne güzel şeysin, bedel ödemek başı acı sonu tatlı 🙃
    Çok güzel anlatılmış kaleminize sağlık hocam :)

    YanıtlaSil
  13. Bedel insanın şifasıdır … hayatın şifası, insanın şifası, mutluluğun umudun sabrın şifası… yüreğinize sağlık 😊

    YanıtlaSil
  14. Ah o ustalarımızın yaptırdığı ayak işleri dahi bizi nasıl nerelere götürüyor, ne konularda geliştiriyor hiç fark etmeden. Kaleminize sağlık çok akıcı bir yazı olmuş

    YanıtlaSil
  15. Çok faydalı ve keyifli bir yazı olmuş. Emeğinize sağlık🌸

    YanıtlaSil
  16. Çok teşekkürler elinize emeğinize sağlık 🌱📚

    YanıtlaSil
  17. Kaleminize emeğinize saglik:)

    YanıtlaSil
  18. Usta çırak ilişkisi ne güzel bir eğitim yöntemi idi, hayatın içinde eğitim, emeğinize sağlık

    YanıtlaSil

Yorum Gönder