Zorlanmadan Yokuş Çıkılmaz Ki!

Zorlanmadan Yokuş Çıkılmaz Ki!

Zorlanmadan Yokuş Çıkılmaz Ki!
Yeni başladığı iş İngilizce bilmeyi gerektiriyordu.  Çat pat iş görecek kadar konuşuyordu. Ama resmi toplantılarda bu düzey yeterli olamazdı. Her şeyden önce doğru cevap vermek için doğru anlamak lazımdı.

Hemen araştırdı, acil bir hoca bulması gerekiyordu. Patrona İngilizce kısmında zorlanacağını söylemişti. “Sen yaparsın, senin İngilizcen yeter’’ deyince patron canı sıkıldı. Bugüne kadar ücretten taviz vermişti.” Daha azına razı olurum İngilizce öğrenmeye gerek yok” demişti.

“Uff ya’’ dedi kendi kendine iş çıkardın. ’Arkadaşları biz sana destek oluruz merak etme’’ dediler. ‘’Elden gelen aş olmaz o da vaktinde bulunmaz’’ diye düşündü. Gerilmişti, canı sıkıldı.

‘’Kızım Leyla bu iş senin başına kaldı ‘’ diye düşündü.  

Başkalarına muhtaç olup sıkıntı verme duygusu onu rahatsız ediyordu.” Artık olduğu yere kadar” diye düşündü. Battı balık yan gider sözleşmeyi imzalamıştı. Hafta da birkaç kez bir hoca ile buluşuyor. Sürekli yabancı yayınları dinliyor ya da okuyordu. Yok ama yeterli değildi başka bir şeyler yapması gerekiyordu.

Aslında firmaya nakit akışı yapmak için başlamıştı. Ama sürekli satış tarafına destek veriyordu. Bir elinde telefon sürekli ürün tanıtımı yapıyordu. Arada bir telefonlar da yabancı müşterilerle muhatap oluyordu. Onları telefonda idare etmek daha kolaydı. Ama bir de yüz yüze toplantı için randevu isteyen oluyordu.  Toplantıları elinden geldiğince ertelemeye çalışıyordu. Proje ile ilgili ufak bir İngilizce metin hazırlamıştı. O metindeki yazıları basit bir şekilde karşıdakilere telefonda açıklıyordu. Aylar geçmiş ve bu işte bayağı ilerlemişti.

Şu çat kapı gelen müşteriler olmasa her şey akışında gidecekti. Hiç yabancı müşteri kapıyı çalıp randevu almadan gelir miydi? Senin sınavın bu olunca geliyordu. Hani Türk müşterileri anlıyordu da. “Bu ülkeye kim gelse bozuluyor” diye düşündü. Yüz yüze toplantıları başka birine paslıyordu. “Ama illa bir gün bana denk gelecek”. O zaman ne olur Diye kara kara düşünüyordu.

İki ileri bir geri giden bir yeniçeri gibi hissediyordu. Çıktığı yokuş ona dik gelmişti. Kelimeleri ezberlerken, telaffuz ederken zorlanıyordu. Bir taraftan da gençliğindeki öğrenme heyecanı sarmıştı içini ve onu dirileştirmişti. Korku ile kaygı arasında   günler geçip gidiyordu.

Milyon dolarlık projeler vardı gündemlerinde. “Şükür “dedi, toplantıya patronda ve mühendis arkadaşlar da giriyordu. Zaman zaman konuşurken bir kelimeyi hatırlayamıyor, kızarıyordu. Toplantıya gelenler işin farkında değildi. Mühendisler onun takıldığını anlayıp hemen lafı alıyorlardı.  O toplantı odası Türk misafirler geldiğinde cennet   kadar yeşil ve ferahtı. Yabancı misafirler geldiğinde cehenneme dönüyordu. 

Deneyimsel Öğreti der ki, Zorlanmadan yokuş çıkılmaz. Düz yol ile yokuş aynı olur mu? Olmaz. Düz yolda hız yapabilirsin, başına ne gelirse hızdan gelir. Her birinin bir avantajı ve dezavantajı var.  Hayatımızda bazı konularda düz yoldayız, bazı konularda yokuş çıkıyoruz. Yokuşu zorlu yapan eğimi.   O eğime göre ağırlığının merkezin yani denge noktası değişiyor. O yeni dengeye göre hareketin zorlaşıyor. Düz yoldaki yürüyüşü ile insanın eğimli yoldaki yürüyüşü aynı olmaz. Yük eğik yolda eğim nedeniyle daha fazladır. İşin fiziği bile yaşama ve gerçeğe uygun. Her işinde bir yokuşu var. Yokuşta zorlanmadan bir yere gelemiyorsun.

Bildiğin, deneyimin olan konuda düz yolda gibisin. Bilmediğin bir adreste, bilmediğin bir işte, bilmediğin insanlarla yokuşta gibisin. Dahası acemiysen illaki hata yapacaksın. Mesele yeni denge noktasını bulana kadar devam etmek.  İlgin merakın varsa yolun yokuş olması seni yoldan çevirmez.

Yokuş senin kim olduğuna bakmaz. Senin yolla uyumuna bakar. Zorlanacaksın, sıkılacaksın, terleyeceksin, bazen dengeni kaybedeceksin. Bunun için biraz bu yolda yavaşlaman lazım. Eğer yokuş çıkıyorsan acemisin demektir. O zaman hata yapmak riskin yüksek. Düz yolda gibi hızlı gidemezsin vitesi düşürmen lazım. Bu da insanın hızını keser, daha gerilmesine neden olur. Düz yoldan daha çok zaman kaybedersin.  Bırak yol almayı, insan yokuşta zaten kendine yüktür.  

Mesela ilk kez hamile kaldın diyelim. Güzel haberi alınca bütün ailenin gözbebeği olursun. Ama senin için artık yokuş yukarı bir süreç olur. İstediğin gibi yiyemez, içemez, yatamazsın. Yüzünü çil basar, istediğin gibi oturamaz, kalkamazsın. Hayat bu dik yokuşta senin kim olduğuna bakmaz. Ne kadar ünlüsün ne kadar güzesin ne kadar zenginsin? Yokuş seni sallamaz, herkese aynı muameleyi yapar. Sen o tornaya girmek o sıkıntıları çekmek zorundasın. Zorlanmadan o yokuşu çıkamazsın.

İnsanoğlu her yeni süreçte veya işte kendine bir yokuş oluşturur.

Çocuğun doğduğu süreç ayrı bir acemiliktir. Çocuk karnı acıktığında senin kim olduğuna bakmaz. Basar yaygarayı, bazen üstüne işer.  Herkes uyurken sen uyumayıp bazen emzireceksin. Şu an yokuş yukarı çıkıyorsun. Arkadaşlarınla bekar günlerindeki kadar birlikte olamıyorsun. Sana yapışmış hep bir soru soran çocuk. Sürekli oradan düşer mi, bu boğazına kaçar mı diye düşünmek zorundasın.

Ne zamana kadar yokuş çıkacaksın?  O konuda deneyim elde edene kadar. O işi öğrenene kadar.

Yeni demek, öğrenmek demek , yokuş  demek  ve yokuş zorlanmadan çıkılmaz. Güzel yanı, her yokuş çıktığında artık yokuşlar zor gelmeyecek.  Herkes asansörle çıkarken sen merdiveni tercih edeceksin.

 

   ***

İnsanoğlu var olduğundan bu yana amacı hiç değişmemiştir. Mutlu başarılı olmak ve iyi ilişkiler kurmak. 
Deneyimsel Tasarım Öğretisi de insanın amacını amaç edinmiştir. "Kim Kimdir", "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" programlarında sunduğu stratejilerle insanların dününden daha başarılı, daha mutlu ve daha marifetli olmalarına destek olur. 
***

 

Yorumlar

  1. Zorluk olmadan kolaylık yok anlaşılan...teşekkürler..

    YanıtlaSil
  2. Kaslarda zorlanmadan gelişmiyor zihinde, tohumda.. Pes etmeden devam ettiğin de gelişebiliyorsun

    YanıtlaSil
  3. Zorlandığım zamanlarda açıp tekrar okumak nasip olsun. Emeğimize sağlık hocam

    YanıtlaSil
  4. Biliyoruz ki hayatta hep düzlükler yoktur, yokuşlar da vardır.. bunu bilip yokuşlara denk geldiğimizde pes etmeden, sonunun düzlük olduğunu bilerek devam etmek.. yokuşlar bizim için var biz onları sevmesek de.. :)

    YanıtlaSil
  5. ne güzel bir bakış açısı açtı yazı, insan yokuşta olduğunu bilerek sürecini yaşadığında zorluklara karşı da daha dayanıklı olacak..

    YanıtlaSil
  6. Hayat düm düz bir yol olsaydı, sınav olmadı ki.. Yokuşlar bizi zorlamak için değil, geliştirmek için ALLAH razı olsun ne güzel bir yazı..

    YanıtlaSil
  7. Ne güzel anlatılmış :))

    YanıtlaSil
  8. Açıkçası kabulleninceye kadar zor, en zoru kabullenmek..

    YanıtlaSil
  9. Teşekkürler.. Her yazınızı merakla sonuna kadar okuyorum :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder