Hayata Bir Amaç Arası

 HAYATA BİR AMAÇ ARASI

Hayata Bir Amaç Arası

Aslı 1 saattir çalan alarmın rüyasında değil de gerçekte çaldığını sonunda anlayarak uyandı. Üst süte kurduğu alarmlar ardı ardınca çalıp durmuş yine de uyanamamıştı. Yabancı olduğu bir durum değildi. Her gün bu şekilde uyanıyordu zaten. Çocuğu okula göndermeyecek olsa hiç kalkmazdı ya, öğlene kadar uyurdu. Banyoya doğru sendeleyerek yarı uyanık yarı uykulu bir şekilde yürüdü. Yüzüne bir soğuk su çalsa ayılacaktı. Öyle de yaptı. Kızının yanına gidip onu uyandırdı. Mutfağa geçip modern anne kahvaltısını hazırladı. Sütün içine marketten aldığı kuru meyveli yulaf karışımını döktü. Kayınvalidesi ona kızıyordu yumurta haşlamadığı, peynir, zeytin koymadığı için sofraya ama bilmiyordu ki o organik yazanından alıyordu. Diğer anneler gibi herhangi bir markanın şekerli karışımlarından almıyordu. Kızını okula yolcu ettikten sonra şöyle bir koltuğa attı kendisini. Bugün evi temizlemesi lazımdı ama hiç içinden gelmiyordu. Çok yorgundu, hep yorgundu aslında. Uyuyor ama dinlenemiyordu. Yatana kadar tv karşısında yeme içmeye devam ediyor. Geç saate kadar da oturuyordu. Gece 1’den 2’den önce yatağa gitmiyordu. Dolayısıyla da uykuda olması gereken saatlerde uykuda olmadığından vücudu dinlenemiyordu. 

Gün içerisinde arkadaşları çaya kahveye çağırdığında gidiyor, oradaki herkes gibi, o da kocasından kızından dert yanıyordu. Eve döndüğünde de 1 saat içinde eli ayağı birbirine giriyor akşam sofrasını eşinin tam istediği gibi eksiksiz kuramıyordu. Çayın yanına dışardan aldığı tatlıyı servis ediyordu. Hem eşini düşünerek ona sevdiğinden alıyordu. Ertesi gün arkadaşları avm ye çağırdığında onlarla alışverişe de gidiyor. İhtiyacı olmayan şeyleri poşetine doldurup dönüyordu. Eşi akşam laf etmesin diye de hepsini saklıyor ortada bırakmıyordu. Kredi kartını ona verdiği günden beri rahat etmişti. Arada bir paparayı yiyor, ay sonu geldiğinde harcamaları gören eşi ona kızıyordu ama ertesi ay yine o alışverişine devam ediyordu.

Hayat böyle geçip gidiyordu. Arkadaşları gezmeye çağırırsa gidiyor. Evdeki işleri son dakika yapıyor onu da yarım yamalak yetiştiriyor... Dolaplarının içi düzensiz... Tıpkı hayatı gibi… Zihninin içi karmakarışık, tıpkı evi gibi. Arada da depresyonlara girip çıkıyor. O günlerde daha da çok alışveriş yapıyor. Günlerini geçiriyordu...

Peki nereye kadardı? İçten içe bir şeyleri toparlaması gerektiğini hayatını bir düzene sokması gerektiğini biliyordu. Ama bu ha deyince olacak bir şey miydi? Nasıl toparlayacaktı? Kızı küçükken büyüdüğünü hayal ediyor, o okula gidince kesin çalışacağım diyordu. Onun büyümesini beklemişti hayatını toparlamak için ama şimdi neden o isteği kalmamıştı?  Neden birisi bir seminere bile çağırsa hiç gitmek istemiyor, çok zor geliyordu. Yeni bir işe başlama düşüncesi, o işi öğrenene kadar çekeceği acılar, uykusuz kalacağı günler gözünü korkutuyordu. Ama bu hayatta başarı elde eden insanlardan hangisi rahatını bozmadan elde etmişti ki?! Rahatını bozmalıydı yeni. Peki; ama ne uğruna? Eşi zaten çalışıyor ve evine bakıyordu. Kendisi istediği gibi alışveriş yapıp, istediği yerlere gidebiliyordu. İsteyip de elde edemediği pek bir şey yoktu. Hemen olmasa da bir şekilde isteğine ulaşıyor, bitmek bilmeyen bezdirici konuşmalarıyla eşini ikna ediyordu. 

Harekete geçmesi için bir açlığı yoktu. Bir amacı yoktu. Sabah heyecanla onu yatağından kaldıracak bir hedefi yoktu. Uykularını kaçıracak gece bile oturup o işle meşgul olacağı bir şey. İyi bir amaç uğruna yapmaktan keyif alacağı bir üretim. Amaç? Neydi o? Hayatını onun uğruna yaşayacağı bir şey olmalıydı? Bu hayata gönderilmesinin bir amacı olmalıydı. O amaca hizmet eden, o amaca ulaştıran da somut hedefleri olmalıydı. İçten içe biliyordu. Hayatında bir şeyler eksikti. İşte eksik olan buydu. Hayatının amacı? Hayatının amacı somut bir şey, bir çanta, bir ev, bir kariyer olamazdı. Çünkü onları elde ettikten bir müddet sonra etkisi geçiyor, verdiği keyif bitiyordu. Ve daha üstünü, daha farklısını istemeye başlıyordu insan. Daha soyut, üzerinde etkisi geçmeyen, her an ruhuna huzur veren bir şey olmalıydı. Amacını bulup bir yerden başlamalı, kendisine ve insanlığa fayda verecek bir hedef bulmalıydı. Hedefini bulursa harekete geçebilecekti. Nasıl ki misafir geleceği zaman öğlene kadar uyuyan Aslı erkeden kalkıyor ve evi temizleyip, yemekleri erkenden yapıyordu. İşte hayata erken başlamasını sağlayacak, onu harekete geçirecek bir hedefle bunu başarabilirdi. Arkasındaki amacı çok sağlam olmalıydı ama... Acılarla karşılaştığında onu dimdik tutacak, başaramayıp düştüğünde tekrar ayağa kalkmasını sağlayacak, insanların ve kendi egosunun baskılarına karşı sabredebileceği bir amaç. Düşündükçe onu mutlu eden, onun için çabaladıkça mutlu olduğu, güç bulduğu bir amaç. Onu yaratıp onu bu dünyaya gönderenin onun için belirlediği amaçla aynı olan bir amaç... 

Koltuğunda oturan aslı çok derinlere dalmıştı. İyi ki de dalmıştı. İnsanın zaman zaman böyle kendisini bir hesaba çekmesi, oturup düşünmesi gerekiyordu. Nerden gelip nereye gittiğini... Bu kendisiyle yüzleşmesinden sonra her şeyin daha farklı olacağını hissederek umutla yerinden kalktı, bugün evin işlerine hemen başlamaya karar verdi...


  ***

İnsanoğlu var olduğundan bu yana amacı hiç değişmemiştir. Mutlu başarılı olmak ve iyi ilişkiler kurmak. 
Deneyimsel Tasarım Öğretisi de insanın amacını amaç edinmiştir. "Kim Kimdir", "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" programlarında sunduğu stratejilerle insanların dününden daha başarılı, daha mutlu ve daha marifetli olmalarına destek olur. 

*** 

Yorumlar

  1. Hepimiz kendimizle yüzleşebilir bir amaç edinebiliriz İNŞAALLAH

    YanıtlaSil
  2. Allah ilminizi arttırsın hocam

    YanıtlaSil
  3. Gerçek amacını bulanlar ve hep ona sadık kalanlardan olmak dileğiyle.. kaleminize sağlık..🌼

    YanıtlaSil
  4. Yüzleşirken Gerçek yüzleşen, gerçeklere ulaşan, gerçeklere sahip olan ve sonunda da Galip olanlardan oluruz umarım. Hatırlatma İçin teşekkürler.
    🧡

    YanıtlaSil
  5. Emeklerinize sağlık… Okurken insanı harekete geçiren bir yapı olmuş. Teşekkürler

    YanıtlaSil

Yorum Gönder