EY AŞK!

 

EY AŞK!

Nil'in kalbi güm güm atıyordu. Ahmet’i düşünmediği tek bir an yoktu...

Kampüste sürekli karşılaşmaya çalışıyor, onunla aynı ortama girmek için türlü türlü bahaneler uyduruyordu. Sonunda Ahmet de onu fark etti. Numarasını istediğinde ayağı yerden kesilmişti. O gün eve uçarak gitmişti. Dünyanın en mutlu insanıydı…Çok mutlu olacaklardı, emindi…

Her sabah erkenden kalkıp özenle hazırlanıyor,  en güzel kombini oluşturmaya çalışıyordu. Tek isteği Ahmet’in beğenmesi olan Nil, ondan övgü almak için gözünün içine bakıyordu. Beğenmezse diye aklı çıkıyordu. 

Ahmet sabah güne nasıl başladı, gece iyi uyudu mu? Nil gerçekten her gün merak ediyordu. Ahmet kahvaltıda simit çay sevdiği için okula geçmeden mutlaka simitçiye uğramak rutini olmuştu. Hem O’nun yolu üzerindeydi; Ahmet için ters yöndü. Ahmet'le  bulundukları ortamda, Ahmet'in  hoşlandığı bir konu geçtiğinde hemen araştırıyor öğreniyor, o konuda bilgi sahibi olmaya çalışıyordu. Onun arkadaşlarıyla iyi geçinmeye çalışıyor, ortamlarına ayak uydurmak için yüksek çaba gösteriyordu.

Hobilerini öğrenmiş, O’nun hobilerine büyük bir ilgiyle zaman ayırmaya başlamıştı. Ahmet'in en  sevdiği filmlerin baskılı tshirtlerini giymek yeni moda anlayışıydı. İki dakikadan fazla duramayacağı ortamlarda günlerini geçiriyordu. O beni sevsin, mutlu olalım; tek önemli şey buydu. Ayrı olduğu zamanlarda da gözü hep telefonda, bir sonraki görüşmede, bir sonraki buluşma planındaydı. Sosyal medyada  sürekli online olup olmadığını kontrol ediyor, birkaç saat haber alamasa bir bahaneyle mesaj atıyor veya arıyordu. Sonra tekrar başka bir bahane… Ahmet çok yoğundu. Boş zamanlarında Nil’i arıyor, O’nunla sohbet ediyor, eğleniyor ama kendi hayatındaki yoğunluklara döndüğünde Nil’i o kadar da düşünmüyordu.

Nil’in tüm mutluluğu artık Ahmet’e bağlıydı. Ahmet onu arıyor onunla ilgileniyorsa, dünyanın en mutlu insanı oluyordu. Ahmet ilgisini çektiyse de hüsran içinde kalıyordu… 

Haftalar geçtikçe Ahmet iyice kendini çekti, buluşmalara bile çok isteksiz geliyor, telefonları açmak dahi istemiyordu. Nil’den kaçıyordu. Nil de bunu hissediyor ve çok kızıyordu:

“Ahmet bana nasıl böyle davranabilir? Ben ne yapıyorsam ilişkimiz için yapıyorum, O’nu sevmekten başka ne yaptım?..” 

"Ne kadar uyumlu olduğumuzu  anlayacak ve o da beni sevecek” diyordu.  Her bir araya  geldiklerinde daha  iyi, daha da verici, daha da ilgili olmaya calışıyordu.. 

Ahmet, Nil'in beklentisi altında davranıyordu. Günün sonu hep tartışmayla kapanıyordu. Ahmet,  başlarda gönül almasını iyi biliyordu, Nil en çok onda gördüğü şefkati sevmişti. Ama  zamanla öyle bir noktaya gelmişlerdi ki en ufak hatasında kızan bağıran, saatlerce bekleten, istediğinde arayan, Nil aradığında açmayan bir Ahmet  vardı karşımızda. Nil'in en ufak tepkisinde "Ayrılalım, bu ilişkiyi yürütemiyoruz." diyordu .

Nil’in başında aşağı kaynar sular dökülüyordu, özür diliyordu hatta yalvarıyordu barışmak için ve ikna ediyordu Ahmet’i bir şekilde. Bir gerçek vardı ki hiçbir şey yolunda değildi. İçinde bir huzursuzluk vardı. Biliyordu,  böyle ilişki olmazdı.  Ahmet ’siz yaşayamam diyordu ama Ahmet’le de yaşayamıyordu…

Tam o sıralarda da bir kaza sonucu ayağını kırdı, doktor bir süre istiharatini uygun gördü. Okula gidemedi ve Ahmet’ten de uzak kaldı. Ahmet bir kere geçmiş olsun demiş, çok da ilgilenmemişti. Nil nasıl olsa onu arar, bilgi verirdi. Zaten ailesi de vardı, Ahmet ne yapabilirdi ki?

Evde geçirdiği günlerde, ayağı gibi kalbinin de kırık olduğunu hissetti. Suçlu Ahmet kadar kendisi olduğunu düşündü. Kendi için artık hiçbir şey yapmadığını fark etti. Tek hayatı Ahmet olmuştu, başka bir gündemi yoktu. Başka ilgilendiği hiçbir şey yoktu. Arkadaşlarıyla görüştüğünde bile Ahmet’i anlatıyordu.

Sonra çevresindeki mutlu ilişkilere baktı.  Ablası ve eniştesi çok mutluydu. En yakın arkadaşı Esra ve eşi  Tolga da çok mutluydu, huzurlulydu. 

Düşündü, çokça düşündü... İlişkileri vardı evet ama tüm hayatları olmamışlardı birbirilerinin. Ablasının, Esra’nın kendi hedefleri vardı. Eşlerinin de öyle… 

Nil yeni kararlar aldı…

Biraz uzak kalmak onu sakinleştirmişti. Eskisi gibi Ahmet'e kızgın da değildi. Ahmet ile sonumuz ne olacak, ne yapmam gerekiyor diye düşünmeyi bıraktı. “Neden ben  tüm hayatımı bir insanın ilgisine, sevgisine bağımlı hale getirdim?”

Bu zaten düğümleri açan çok doğru bir soruydu… 

Şimdi Nil’e düşen: “Hayatta onu mutlu eden biri ile olmak değil, mutlu biri olmaktı… “

Boşladığı derslerini toparladı. Spora gitmeye başladı. Eviyle ailesiyle ilgilendi… Ahmet ile ilişkisne olacak belli değildi ama Nil artık Ahmet olsa da olmasa da mutluydu…

 

***
İnsanoğlu var olduğundan bu yana amacı hiç değişmemiştir. Mutlu başarılı olmak ve iyi ilişkiler kurmak. 
Deneyimsel Tasarım Öğretisi de insanın amacını amaç edinmiştir. "Kim Kimdir", "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" programlarında sunduğu stratejilerle insanların dününden daha başarılı, daha mutlu ve daha marifetli olmalarına destek olur. 

***

 

Yorumlar

  1. Mutlu bir kendiyle yaşayan olmak ne güzel :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evett çookk güzel, musmutlu insan ahvali çok enerji verici oluyor değil mi?

      Sil
    2. Tatmin olmuş insan kendisi ile mutlu elindeki ile tatmin...

      Sil
  2. Kendi uğraşlarınla, kendi dünyanda mutlu olan biri olmak 🤩
    Bu mutluluğu destekleyecek bir yol arkadaşının olması da, eğer olabiliyorsa dahası olsun ❤️

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir gün birisi dedi ki; sen kendini mutlu edemiyorsan kimse seni mutlu edemez. Sende kimseyi mutlu edemezsin...

      Sil
  3. Teşekkurler, kaleminize kuvvet :)

    YanıtlaSil
  4. İnsan kendi özüyle yaratılışıyla tanıştıkça uzaklarda aradığının çok yakınında olduğunu,bir fark edebilse...

    YanıtlaSil
  5. İnsan kendisi ile mutlu değilse başka kimse ile mutlu olamaz...

    YanıtlaSil
  6. başka bir dış etkene ihtiyaç duymadan mutlu olmak asıl mutluluk.
    Çok güzel bir yazı olmuş, teşekkürler 🍃

    YanıtlaSil
  7. İnsanoğlu mutluluğunu hep başka şeylerde aramaya meyilli. Ama asıl mutluluk kendiyle başbaşa kalınca da oluyor mu?
    Çok güzel bir yazı olmuş, kaleminize sağlık 🍀

    YanıtlaSil
  8. özgürsek mutluyum, mutluyuz, mutlu😊

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Vuvvvv harika yorum tuttum bunu hocam 🧡

      Sil
  9. İnsan içindeki kabul görme, beğenilme, takdir edilme, sevilme... Egosun açlıklarını Rabbi ve kendisiyle doldurabilse hiçbir insana aşırılaşmayacak aslında...
    Bunu beceremediği için açlıklarını başka insanlar da doyurmaya çalışıyor. Bu yüzden de yapmaması gereken bedelleri, çok büyük isteklerle, sevinçlerle, keyiflerle ve beklentilerle ödüyor.
    Oysa bilmiyor ki karşısındaki insanın öyle bir gücü yok, öyle bir isteği de yok...
    Aslında bütün güç kendisinde...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ah kalbimmmm 🙃🤦🏽‍♀️
      bu da nasıl güzel bir yorum olmuş. 🧡

      Sil
  10. Çok güzel bir yazı emeğinize sağlık 💐

    YanıtlaSil
  11. Nasıl güzel bir yazı bu böyle.
    Veeeee şu anlatılan nasıl bir konfor, nasıl bir özgürlük, kuş gibi… 🧡 emeklere sağlık

    YanıtlaSil
  12. İlişkinin içinde daha fazla , o iyi bir insan sevilmeyi çok hak ediyor diye duygularımızda, yaptıklarımızda aşırılaşıyoruz. Ya da içimizde eksik hissettiğimiz duyguları bir yerlerde görünce tüm gücümüzle oraya yöneliyoruz. Sonrasında bütün hayat dengeden çıkıyor.. ne güzel Nil yeniden kendi hayatına dönebilmiş.. kendi hayatına henüz dönemeyenler umarız ki bu bağımlılıklarından en kısa sürede uzaklaşır..

    YanıtlaSil
  13. Ah Nill Ah,
    İnsanın kendi mutluluğu birinin mutluluğuna bağlamak en büyük yanılgılardan sanırım..🌿

    YanıtlaSil
  14. #özgürlük neydi?
    Olsa da olur...
    Olmasa da olur...

    YanıtlaSil
  15. Birisi demiştiki Bu hayatta bağımlı değil bağlı ol :)

    YanıtlaSil
  16. Kendi kendini mutlu edemeyen bir baskası ile nasıl mutlu olabilsinki.
    Kendi kendi ile Mutlu olan insan zaten mutluluğunu paylasabilir...

    YanıtlaSil
  17. Bu hikaye de ki Nil'i okurken aslında kendini okuyanların...
    Burnunun direği sızlayanların...
    Satırları okurken derin bir nefes vererek sağa sola bakıp ara verdiklerine sonra beni anlayan birileri var umudu ve sevinci ile okumaya devam ettiklerine, neredeyse eminim...

    Fotoğraf çok güzel, hikaye çok güzel teşekkürlerimizi sunarız

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Her hakikat gün yüzüne çiķmayi bekliyor. Çözemediğimiz, göz çektiğimiz her problem, kafamızı gözümüzü yara yara muhakkak çözdürülüyor...
      Cok geç olmadan anlayabilen ve çözümü uygulayabilen olmak dileğiyle...

      Sil
    2. Maalesef çok acı ve tanıdık duygular. Oysa mutluluğu başkasında değil de kendi içinde özünde arayanlar kazandı

      Sil
  18. Neyi neden yaptığını bilirsek mi mutlu oluruz?
    Yoksa bunu hiç düşünmesek mi? Mutlu oluruz...

    YanıtlaSil
  19. İnsanlar bu hayatta bedelini sever dolayısı ile neye kime nereye ne şekilde bedel ödediğimiz çok önemli ama çok .Eğer bedelin dengesini bozarsak aşırılaşmaya doğru yol alırız. İnsan aşırılaştığında raydan çıkıyor ve bağımlı olduğundan ilizyon gözlerini kör ediyor . Zannediyor ki ALLAH sadece bu sahnede ona rol verdi. Oysa ki ALLAH her sahnede rol verdi her yerin hakkını doğru vermek gerekiyor .Aksi halde insan Nil gibi bi yaratılmış insana kulluk ediyor.

    YanıtlaSil
  20. Sanırım herkesin hayatında böyle birilerini öncelediği dönemler olmuştur. Biz zannederiz ki karşımızdaki insanın hayatını ne kadar kolaylaştırırsak o kadar sevileceğiz. Oysa tam da zıttında işler sistem. Dengeyi kaçırmamak gerekir ilişkilerde.

    YanıtlaSil
  21. iişkilerde dengeyi bozmamak önemli. İlişkinin dengesi bozulunca insanın da dengesi bozuluyor.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder